ANAYASA MAHKEMESİ 6183 SAYILI KANUN’UN 58/5 HÜKMÜNÜ İPTAL ETTİ

Görülmekte olan bir uyuşmazlıkta, Samsun Bölge İdare Mahkemesi 2. Vergi Dava Dairesi tarafından itiraz yoluyla 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 58. Maddesinin beşinci fıkrasının iptali talep edilmiş, Anayasa Mahkemesince yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucunda 21.04.2022 tarihinde iptaline karar verilmiş ve karar 02 Ağustos 2022 Tarihli ve 31911 Sayılı Resmî Gazete’nin yayımlanmıştır.

İptal edilen söz konusu kanun hükmünün ilgili fıkrası, “İtirazında tamamen veya kısmen haksız çıkan borçludan, hakkındaki itirazın reddolunduğu miktardaki amme alacağı %10 zamla tahsil edilir.” şeklindedir.

Samsun Bölge İdare Mahkemesi 2. Vergi Dava Dairesi başvuru kararında “ödeme emrinde yer alan kamu alacağının aslı ile buna bağlı ceza ve faiz yanında ödeme emrine karşı açılan davanın reddi nedeniyle haksız çıkma zammı istenilmesinin kamu borçlusu açısından ağır bir külfet haline dönüştüğü, bu durumun hak arama özgürlüğüne ölçüsüz bir müdahale niteliği taşıdığı, vergilere karşı dava açılmasının tahsilat işlemlerini durdurduğu ve mahkeme tarafından davanın reddedilmesi halinde ödeme emrinin düzenlendiği, buna karşılık dava açmakla tahsil işlemleri durmayan vergi dışında kalan kamu alacakları yönünden ihbarnameye karşı açılan davanın sonucu beklenmeden ödeme emrinin düzenlendiği ve dolayısıyla ödeme emrine karşı dava açmak durumunda kalındığı, bunun da vergiden kaynaklanan alacaklar ile diğer kamu alacakları arasında eşitsizliğe neden olmak suretiyle 6183 sayılı Kanun’un 58. Maddesinin beşinci fıkrasının Anayasa’nın 2., 13., 36. ve 125. Maddelerine aykırı olduğunu” ileri sürerek iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Anılı hüküm, yüksek mahkemece ilgisi nedeniyle Anayasa’nın “mülkiyet hakkı” başlıklı 35. Maddesi yönünden de incelenmiştir. AY. m.35’ uyarınca “– Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.  Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.  Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” denilmektedir.

6183 s. Kanun’un 1. Maddesine göre kamu alacakları devlete ve diğer kamu tüzel kişilerine ait vergi, resim, harç, yargılama masrafı, vergi cezası, para cezası, gecikme zammı ve gecikme faizi gibi alacaklardır. Anayasa’da güvenceye bağlanan mülkiyet hakkının ekonomik değer ifade eden ve parayla değerlendirilebilen her türlü mal varlığı hakkını kapsadığı belirtildiğinde itiraz konusu kuralın mülkiyet hakkına yönelik bir sınırlama oluşturduğu ileri sürülmüştür. AY. m.13’te temel hak ve hürriyetlerin yalnızca yine Anayasa’da belirtilen sebeplerle ve ancak kanunla sınırlanabileceği ve sınırlamaların ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir. Temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasının bu koşullara bağlanmış olması da hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir.

İptal edilen kuralla ödeme emrine karşı açılan davada tamamen veya kısmen haksız çıkan borçludan, hakkındaki itirazın reddolunduğu miktardaki kamu alacağının %10 zamla tahsil edilmesi öngörülmektedir. Kuralın esasen getirilme amacı gereksiz yere dava açılmasını zorlaştırarak kamu alacağının tahsilinin sürüncemede bırakılmasının önlenmesi ve nihayetinde kamu yararının gözetilmesidir. Fakat bir sınırlamanın Anayasa’ya aykırı olmadığının söylenmesi için meşru bir amaca dayanıyor olmasıyla birlikte ölçülü olması da gerekmektedir. İptal edilen kuralda “borcun %10 zamla tahsili” öngörülmektedir ve bu da borçluya borcun %10’u oranında ek bir mali külfet getirmektedir.

Ödeme emrine karşı açılacak davada her ne kadar işlemin yürütmesinin durdurulmasının talep edilebilme olanağı varsa da bu istisnai bir durumdur ve işlemin açıkça hukuka aykırı olmasıyla birlikte, uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğacak olması şartlarına bağlanmıştır. Bununla birlikte yürütmenin durdurulması kararının kural olarak teminat karşılığı veriliyor olması da borçlu için ek bir külfet hali oluşturmaktadır. Yürütmenin durdurulması kararı alınmadığı sürece ödeme emrine karşı açılacak davanın tahsil işlemlerini durdurmayacağı gözetildiğinde bu kuralın ödeme emrine karşı dava açılmasını caydırıcı ve tahsilâtı hızlandırma etkisinin sınırlı olduğu ve nihayetinde kuralın gereksiz yere dava açılmasının zorlaştırılması suretiyle kamu alacağının tahsilinin sürüncemede bırakılmaması amacını gerçekleştirmeye elverişli olmadığı belirtilmiştir.

İptal edilen kuralda haksız çıkma zammının hesabında belirli bir tutar olarak yahut borcun belirli bir oranına göre üst sınır öngörülmemiş ve bu hususta hâkime herhangi bir takdir yetkisi de tanınmamıştır. Dolayısıyla kamu borçlularının kamu alacağının aslına kıyasla önemli bir tutarda haksız çıkma zammı ödemek zorunda kalabilme ihtimali de söz konusu olmaktadır. Dolayısıyla kuralın iptal edilmesi talebinin bir gerekçesi olarak da kamu alacağının tahsilinin sürüncemede bırakılmasının önlenmesine yönelik amaç ile kamu borçlularına yüklenen külfet arasındaki orantısızlık durumu ileri sürülmüştür.

Anayasa’nın “hak arama hürriyeti” başlıklı 36. Maddesinde belirtildiği üzere herkes yargı mercileri önünde hak arama ve adil yargılanma hakkına sahiptir. İptal edilen kuralda belirtilen “borcun %10 zamla birlikte” tahsil edilecek olması hususunun Anayasa’nın bahsedilen maddeleriyle birlikte 13. Maddesindeki hak arama özgürlüğünün gereği gibi kullanılmasına zarar verdiği mahkeme tarafından öne sürülmektedir. Anayasa Mahkemesi tarafından daha önce verilmiş emsal kararlarda “ödeme emrinin sebebini oluşturan işlemlere karşı dava açılmasında bir engel bulunmadığı ve yargı yolunun kapatılmadığı gerekçesiyle söz konusu kuralın hak arama özgürlüğüne aykırı olmadığına karar verilmiş ise de sonraki tarihli birçok kararında yargı yoluna başvurmayı önemli ölçüde zorlaştırıcı ve caydırıcı kuralların hak arama özgürlüğünü sınırladığı” şeklinde kararlar verilmiştir. Bu yönüyle yargı yoluna başvurmayı zorlaştıran ve hak arama özgürlüğünü ihlal eden söz konusu kuralın Anayasa’nın 13. Maddesi yönünden de incelenmesinin gerekli olduğu belirtilmiştir.

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 58. Maddesinin beşinci fıkrası açıklanan tüm nedenlerle mülkiyet hakkı, ölçülülük-gereklilik ilkeleri ve hak arama – adil yargılanma ilkeleri kapsamında Anayasa Mahkemesi tarafından incelenmiş, Anayasa’nın söz konusu hükümlerinin ihlal edildiği sonucuna varılmış ve bu gerekçelerle kuralın iptaline karar verilmiştir.

Kararın tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.

Stj. Av. Melisa ZALALTINTAŞ

Göçük Hukuk Bürosu      

03.08.2022