ANONİM ŞİRKETLERDE SERMAYE VE SERMAYE KOYMA BORCU

Anonim Şirkette pay sahibi olmak isteyen herkes şirkete belli bir sermaye getirme yükümlülüğü altındadır ve her pay sahibi getirdiği sermaye oranında paya ve bu paya bağlı haklara sahip olur.

Sermaye Kavramı

Anonim Şirketin sermayesi şirketten alacağı olan üçüncü kişiler bakımından teminat işlevi görür.

Şirket ile ticari ilişkiye giren üçüncü kişiler doğal olarak şirketin borçlarını ödeme gücüne sahip olduğunu ve o şirketten alacaklarını tahsil edebileceklerine dair güven duymak isterler.

TTK Madde 329’a göre;

MADDE 329- (1) Anonim şirket, sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan, borçlarından dolayı yalnız malvarlığıyla sorumlu bulunan şirkettir. Pay sahipleri, sadece taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile ve şirkete karşı sorumludur.

Anonim şirketin pay sahiplerinin tek borçları şirkete sermaye koymaktır ve sorumlulukları da tüm malvarlıkları ile değil sadece koydukları sermaye miktarıyla sınırlıdır. Dolayısıyla şirketten alacağı olan üçüncü kişilerin tek güvencesi şirketin malvarlığıdır.

Dolayısıyla bunların menfaatlerinin korunması gerekliliği ortaya çıkmıştır.

Anonim Şirketlerde Sermaye Türleri

Esas Sermaye

Esas sermaye , TTK madde 332 fıkra 1’de “Tamamı esas sözleşmede taahhüt edilmiş bulunan sermaye” olarak tanımlanmıştır. Diğer bir deyişle, esas sözleşmede pay sahiplerinin anonim şirkete koymayı taahhüt ettikleri mal varlığı değerleri toplamı sermayeyi meydana getirmektedir. Buna göre, esas sermaye sisteminde, şirketin sermayesi esas sözleşmede belirlenen ve pay sahiplerince taahhüt edilen sabit bir tutardır.

Bir Anonim Şirket’in kurulabilmesi için koyulması gereken asgari esas sermaye 50.000,00 – TL’dir.

Bununla birlikte bazı anonim şirketler için daha yüksek miktarda başlangıç sermayesi öngörülmüşse TTK madde 330 uyarınca yüksek miktar uygulama alanı bulacaktır. Örneğin, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 7. maddesinin 1. fıkrasının f bendine göre bankanın kuruluş sermayesi otuz milyon Türk lirasından az olamaz.

Esas sermaye sisteminin özellikleri;

  • Başlangıçta belirlenmiş ve sabit bir tutar olması,
  • Nakitle ifade edilmesi,
  • Pay sahiplerinin sermaye taahhütlerinin toplamına eşit olması itibari değerli paylara bölünmüş olması,
  • Tamamının taahhüt edilmiş olmasıdır.

Bununla birlikte sermaye, şirket kurulduktan sonra Türk Ticaret Kanunu’nda öngörülen usullerle değiştirilebilir, artırılabilir.

Kayıtlı Sermaye

Kayıtlı sermaye kavramı TTK madde 332 fıkra 1’de “sermayenin artırılmasında yönetim kuruluna tanınmış yetki tavanını gösteren sermaye” şeklinde ifade edilmiştir.

Buna göre kayıtlı sermaye sistemi, esas sözleşmede yer alan ve ticaret siciline de tescil edilmiş belli bir tavana kadar genel kurulu kararına gerek olmaksızın yönetim kurulunca sermaye artırımına imkân veren bir sistemdir.

Bu sistemde, yönetim kuruluna en fazla beş yıl süreyle esas sözleşmede öngörülen tavana kadar esas sermayeyi artırma ve pay çıkarma yetkisi tanınır ve bu yetkinin süresi yine en çok beş yıllık periyotlar halinde uzatılabilir.

Esas sözleşmede öngörülecek sermaye tavanı, Ticaret Bakanlığınca çıkartılan “Halka Açık Olmayan Şirketlerde Kayıtlı Sermaye Sistemine İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ” uyarınca başlangıç sermayesinin beş katından fazla olamaz (m. 5/5). Örneğin başlangıç sermayesi 200.000 TL olan bir şirkette kayıtlı sermaye tutarı en fazla 1.000.000 TL olarak esas sözleşmeye yazılır.

Pay Sahibinin Sermaye Koyma Borcu ve Tek Borç İlkesi

TTK’nın madde 329 fıkra 2 uyarınca pay sahipleri, yalnızca anonim şirkete karşı ve taahhüt etmiş oldukları sermaye paylarıyla sınırlı şekilde sorumludur.

Buna paralel olarak TTK’nın madde 480 fıkra 1’de kural olarak pay sahibinin şirkete karşı aslî ve tek borcunun esas sözleşmeyle öngörülen pay bedelini ödemek olduğu açıkça belirtilmiştir.

Pay sahibi, esas sözleşmede şirkete getirmeyi taahhüt ettiği sermaye borcunun ifasında tüm malvarlığıyla (sınırsız) sorumludur. Ancak, şirkete koymayı taahhüt ettiği nakdî veya aynî sermayeyi şirkete karşı ifa ettiğinde borcu sona erer ve sorumluluğu kesin olarak ortadan kalkar.

Pay bedelini ödeme borcu dışında pay sahibine rızası olmadan dolaylı veya dolaysız şekilde başka herhangi bir borç yüklenemez.

Tek Borç İlkesinin İstisnaları

Anonim şirkette ana kural tek borç ilkesi olmakla birlikte TTK’nın 480. maddesinin 1. fıkrasında bu kurala istisna öngörülmüştür. Tek borç ilkesinin istisnası ikincil yükümlülüklerdir.

Anonim şirket esas sözleşmeyle pay sahiplerine, pay bedelinin ifası borcu dışında belirli zamanlarda tekrar eden ve gayri nakdî birtakım edimleri yerine getirme yükümünü yükleyebilir (TTK m. 480/4).

Bunlar ikincil (tali) yükümlülükler olarak adlandırılır. Örneğin işletme konusu ketçap üretimi olan bir anonim şirketin, pay sahiplerine her yıl belli bir miktar domatesi teslim etmeyi zorunlu kılması bir ikincil yükümlülüktür.

Nitelikleri gereği ikincil yükümlülükler pay sahibinin sermaye koyma borcunun kapsamına girmez.

İkincil yükümlülükler bir tür eşyaya bağlı borç olarak nitelendirilebilir. Esas sözleşmeden doğdukları için pay sahipliğine dayanırlar, paya ve pay senedine bağlıdırlar, bu nedenle de payın ve pay senedinin devriyle başkalarına geçebilirler. Nitekim TTK madde 480 fıkra 4’te ikincil yükümlülüklerin, nitelik ve kapsamlarının pay senetlerinin veya ilmühaberlerin arkasına yazılabileceğinin öngörülmüştür.

Ancak ilmühaberlerin arkasında ikincil yükümlülüklere ilişkin herhangi bir kayıt bulunmasa dahi bu yükümlülüklerin esas sözleşmede yer alması zorunlu olduğundan tescil ve ilanla birlikte aleniyetin sağlanmış olacağı ve pay senedi veya ilmühaberleri devralan üçüncü kişilerin iyi niyet iddiasında bulunamayacağı söylenebilir.

İkincil yükümlülükten bahsedebilmek için ilk olarak payın devrinin anonim şirketin muvafakatine bağlı olması gerekir (TTK m. 480/4). Bu düzenlemeyle anonim şirkete, payı devralacak kişinin ikincil yükümlülüğü ifa edemeyeceğine kanaat getirdiği halde devri reddetme imkânı tanınmıştır

İkincil yükümlülüklere ilişkin ikinci şart esas sözleşmede yer almalarıdır. Buna göre ikincil yükümlülükler kuruluşta esas sözleşmeyle veya sonradan ilgili tüm pay sahiplerinin muvafakati alınarak (TTK m. 421/2/a) esas sözleşme değişikliğiyle öngörülmelidir.

Son olarak bu yükümlülüklerin tekrar eden nitelikte olmaları ve konularının para olmaması gerekmektedir. Buna göre, bir defalık veya dönemsel para ödemesi (aidat) şeklindeki yükümler ile devamlı nitelik taşıyan yapmama edimleri geçersizdir. Ancak dönemsel hizmet edimlerinin (bir ortaklık görevinin dönüşümlü olarak pay sahiplerince yerine getirilmesi gibi) ikincil yükümlülük olarak öngörülebileceği söylenebilir.

Anonim Şirkete Sermaye Olarak Konulabilecek Değerler

Ticaret şirketlerine sermaye olarak koyulabilecek değerler kural olarak ekonomik değeri olan diğer haklar ile devrolunabilen ve nakden değerlendirilebilen her türlü değerdir.

Bunlara örnek olarak para, alacak, kıymetli evrak ve sermaye şirketlerine ait paylar, fikrî mülkiyet hakları, taşınırlar ve taşınmazlar ile bunların faydalanma ve kullanma hakları, kişisel emek, ticari itibar, ticari işletme, elektronik ortamlar, alanlar, adlar ve işaretler gibi değerler, maden ruhsatnameleri verilmiştir.  (TTK m. 127/1).

Stajyer Avukat Melek Ece ATALAY