Yargıtay 4. Hukuk Dairesi
Esas Numarası: 2018/1905
Karar Numarası: 2020/1558
DAVA
Davacı … vekili Avukat … tarafından, davalı … aleyhine 21/05/2012 gününde adli yardım talepli olarak verilen dilekçe ile haksız eylem nedeni ile tazminat istenmesi üzerine adli yardım talebi kabul edilerek mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 13/06/2017 günlü karara karşı davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun kısmen kabulüne vekalet ücreti yönünden hükmün düzeltilmesine, davanın kısmen kabulüne dair verilen 17/01/2018 günlü … Bölge Adliye Mahkemesi 4 Hukuk Dairesi kararının Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle HMK 355. maddesindeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş olmasına, dava şartları, delillerin toplanması ve hukukun uygulanması bakımından da hükmün bozulmasını gerektirir bir neden bulunmamasına göre davalının temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davacının temyiz itirazlarına gelince;
Davacı vekili; tarafların bir süre imam nikahı ile birlikte yaşadıklarını, bu süreçte davalının davacıya defalarca fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, darp neticesinde burnunun kırıldığını, başının zarar gördüğünü ve vücudunun büyük bir bölümünde ekimoz oluştuğunu, başına aldığı darbeler sonrasında unutkanlık yaşamaya başladığını, eylemlerin birinin yeğeni yanında olduğu halde gerçekleştiğini ve bu durum nedeni ile manevi olarak büyük bir üzüntü duyduğunu, davalının kasten yaralama eylemleri nedeni ile yargılanarak ceza aldığını, davalının kamuoyunda yankı uyandıran … cinayetini hatırlatmak sureti ile kendisini tehdit ettiğini, yaşadığı korku ve endişe nedeni ile kadın sığınma evinde kaldığını, bu süreçte aile ve arkadaşları ile görüşemediğini, bir işte çalışamadığını, her daim korku içinde yaşadığını belirterek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili; davacı ile bir süre birlikte yaşadıklarını; ancak davacının hayasız hayat sürmesi nedeni ile ayrıldığını, davacıya şiddet uygulamadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; ceza dosyası kapsamı ve alınan bilirkişi raporu benimsenerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükme karşı, davacı vekili istinaf talebinde bulunmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davacı vekilinin sair istinaf taleplerinin reddine, vekalet ücretine yönelik istinaf başvurusunun kabulüne; ilk derece mahkemesi kararının düzeltilmesine karar verilmiş; kararı davacı vekili ve davalı temyiz etmiştir.
Dava, kişilik haklarına saldırı nedeni ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi (Mülga 818 sayılı BK m.47) hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Somut olayda; dava konusu olayın gelişimi, davacının yaralanma dereceleri, tarafların konumu, olay tarihi ve sürecin devam etmesi düşünüldüğünde, hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı azdır. Bölge Adliye Mahkemesince, daha üst düzeyde manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
KARAR
Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davanın temyiz itirazlarının (1) numaralı bentle gösterilen nedenlerle reddine, davacının temyiz itirazlarının (2) numaralı bentte gösterilen nedenlerle kabulüne, temyiz edilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK 371. maddesi gereğince BOZULMASINA dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine ve davacıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 03/06/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.