UYAP Kapsamındaki Bilgiler İle Fiziki Ortamdaki Bilgiler Arasında Çelişki Olması Halinde UYAP Kayıtlarına İtibar Edilmelidir.

YARGITAY 16. Ceza Dairesi

Esas No: 2017/1837

Karar No: 2017/5063

Karar Tarihi: 03.10.2017

Sanık … hakkında silahlı terör örgütü üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan mahkumiyetine ilişkin (kapatılan) Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesinin (TMK 10. maddesi ile Görevli) 09.01.2013 tarih ve 2012/231 E. 2013/1 K sayılı kararının sanık müdafii tarafından temyizi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 02.05.2014 tarih ve 2013/16441 Esas, 2014/5447 Karar sayılı ilamı ile “Sanık … müdafiinin yasal süreden sonra olan temyiz isteğinin CMUK’nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE” oybirliğiyle karar verilmiştir.

Mezkur ilama Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06.07.2017 tarih ve 9-2014/389254 sayılı yazısı ile; sanık müdafine, mahkeme kaleminde yapılan fiziki tebligat parçasının üzerinde, tebliğ tarihi olarak 06.05.2013 tarihi görülmekte ise de; sanık müdafiinin gerekçeli karara ilişkin tebligatı 06.06.2013 tarihinde tebellüğ edip, aynı tarihte dosyada mevcut temyiz dilekçesi ile temyiz kanun yoluna başvurduğu, ilgili temyiz başvuru dilekçesine 06.06.2013 tarihinde hakim havalesi yapıldığı, 07.06.2013 tarihinde de temyiz defterine kaydının yapıldığı görülmüştür.

Buna dair temyiz defterine kayıt bilgisinin yer aldığı evrakın dosya arasında bulunduğu, kararın sanık müdafiine kalemce 06.06.2013 tarihinde tebliğ edildiğinin UYAP sisteminden de anlaşıldığı, sonuçta fiziki tebligat parçası üzerindeki tarih bilgisi ile Uyap sistemindeki tebligat tarihi bakımından bir çelişki oluştuğu, Ceza Muhakemesi Kanununun 38/A maddesinin 5. Fıkrasında “Elektronik imzalı belgenin elle atılan imzalı belgeyle çelişmesi halinde UYAP’ta kayıtlı olan güvenli elektronik imzalı belge geçerli kabul edilir” şeklinde ve Adalet Bakanlığının 124/1 numara sayılı genelgesinde “UYAP kapsamındaki bilgiler ile fizikî ortamdaki bilgiler arasında çelişkiye mahal verilmemesi, bir çelişki olması hâlinde UYAP kayıtlarına itibar edilmesi” şeklinde yer alan düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere farklı iki tarihten, UYAP sistemine kayıtlı, sanık lehine de olan 06.06.2013 tarihinin tebellüğ tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğinden bahisle itirazda bulunulmuştur.

Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 02.05.2014 gün ve 2013/16441 Esas, 2014/5447 Karar sayılı RED kararının kaldırılması ile temyiz incelemesinin yapılarak; yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre, sanık müdafiinin, sübuta ve eksik soruşturma ile karar verildiğine dair, temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan yukarıda yazılı mahkumiyet hükmünün ONANMASINA karar verilmesi, itirazın kabul edilmemesi halinde ise itiraz hakkında karar verilmek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi talep olunmuştur.

 

Sanık … hakkında Silahlı Terör Örgütü Üyesi Olmamakla Birlikte Örgüt Adına Suç İşleme suçundan yapılan yargılama neticesinde Diyarbakır (kapatılan) 7. Ağır Ceza Mahkemesinin (TMK 10. Maddesi ile Görevli) 09.01.2013 tarih ve 2012/231 E. 2013/1 K sayılı dosyasında mahkumiyetine karar verildiği, anılan kararın sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay 9. Ceza Dairesince incelenerek 02.05.2014 tarih ve 2013/16441 Esas, 2014/5447 Karar sayılı ilamı ile “Sanık … müdafiinin yasal süreden sonra olan temyiz isteğinin CMUK’nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE” karar verilmiştir.

Sanık müdafiine, mahkeme kaleminde yapılan fiziki tebligat parçası üzerinde tebliğ tarihi olarak 06.05.2013 tarihi yazılmış ise de; Uyap sistemi üzerinden yapılan incelemede bahse konu tebligatın 06.06.2013 tarihinde sistem üzerinden başlatıldığı, dolayısıyla sanık müdafiinin gerekçeli karara ilişkin tebligatı 06.06.2013 tarihinde tebellüğ edip, aynı tarihte dosyaya sunduğu dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurduğu, ilgili temyiz başvuru dilekçesine de 06.06.2013 tarihinde hakim havalesinin yapıldığı, 07.06.2013 tarihinde de temyiz defterine kaydının yapıldığı görülmüştür.

Buna dair temyiz defterine kayıt bilgisinin yer aldığı evrakın dosya arasında bulunduğu, Ceza Muhakemesi Kanununun 38/A maddesinin 5. Fıkrasında “Elektronik imzalı belgenin elle atılan imzalı belgeyle çelişmesi halinde UYAP’ta kayıtlı olan güvenli elektronik imzalı belge geçerli kabul edilir” şeklinde ve Adalet Bakanlığının 124/1 numara sayılı genelgesinde “UYAP kapsamındaki bilgiler ile fiziki ortamdaki bilgiler arasında çelişkiye mahal verilmemesi, bir çelişki olması halinde UYAP kayıtlarına itibar edilmesi” şeklinde yer alan düzenlemeler de göz önünden bulundurulduğunda farklı iki tarihten, UYAP sistemine kayıtlı ve sanık lehine olan 06.06.2013 tarihinin tebellüğ tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği anlaşılmış, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz gerekçeleri yerinde görülmekle itirazın kabulüne karar verilmiştir.

KARAR:

1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının KABULÜNE,

2-Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 02.05.2014 tarih ve 2013/16441 Esas, 2014/5447 sayılı ilamında diğer sanıklarla ilgili kısımlar saklı kalmak kaydıyla sanık … hakkındaki temyiz talebinin reddine ilişkin kısmın kaldırılmasına;

3-Sanık müdafiinin temyizine ilişkin incelemede;

Sanık hakkında öncelikle temel ceza tayin edilip sonrasında TCK’nın 220/6. maddesinin 2. cümlesindeki indirim uygulandıktan sonra devamında 3713 sayılı Kanunun 5. maddesi gereğince arttırım yapılması gerekirken yazılı şekilde uygulama yapılması sonuç ceza değişmediğinden bozma nedeni yapılmamış; Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E. 2015/85 K. sayılı iptal kararının TCK’nın 53. maddesinin uygulanması yönünden infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.

Sanık …’ın örgüt adına işlediği 2911 sayılı Kanunun 32/1 maddesine uygun suçun, hükümden sonra 30.04.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanunun 8. maddesi ile 3713 sayılı Kanunun 7. maddesine eklenen 4. fıkra kapsamında sayılan suçlardan olmadığı belirlenerek yapılan incelemede;

SONUÇ:

Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip sanığın suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 03.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

 

UYARI: Bu sitede yer alan bilgiler, makaleler, kararlar ve sair paylaşımlar Avukatlık Kanunu, TBB Reklam Yasağı Yönetmeliği ve TBB Meslek Kuralları ile ilgili mevzuat hükümleri dikkate alınarak ve meslek itibarını zedeleyecek her türlü tavır ve davranıştan özenle kaçınılarak hazırlanmaktadır. Site içeriğindeki paylaşımların herhangi birinde reklam, tanıtım, pazarlama, iş sağlama amacı güdülmemektedir. Bu sebeple, bu bilgilerin profesyonel danışmanlık hizmeti yerine geçtiği kabul edilmemelidir. Site içeriğinde bulunan her türlü paylaşım Göçük Hukuk Bürosu ekibinin bilgi ve emeğinin ürünü olup, FSEK kapsamında eser niteliğindedir ve izinsiz kullanımı yasaktır.