İş Sözleşmesinin Önelli Feshi Halinde, Dava Açma Süresi İşverenin Fesih Bildiriminin Tebliğ Tarihinden İtibaren Başlamaktadır.
YARGITAY 9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1026
Karar No: 2019/16854
Karar Tarihi: 26.09.2019
ÖZET:
Somut uyuşmazlıkta davacı, iş akdinin 31/12/2016 tarihinde sona erdirildiğini iddia etmiş, davasını ise 17/01/2017 tarihinde açmıştır. Ancak davacıya 04/11/2016 tarihli fesih bildirimi, 07/11/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bildirim tarihine göre davanın bir aylık dava açma süresi geçtikten sonra açıldığı anlaşılmaktadır. Dava hak düşürücü süre içinde açılmadığından davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulü hatalıdır.4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. 1-İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, karar verilmiştir.
Dava:
Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesinin kabul kararına karşı davalı avukatı istinaf başvurusunda bulunmuştur. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi davalı avukatının istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi’nin kararı süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin davalı işyerinde 01/01/2007-31/12/2016 tarihleri arasında hizmet verdiğini, işveren tarafından müvekkiline İstanbul 17. Noterliği’nin 04/11/2016 tarih 29988 yevmiye no.lu ihtarnamesi ile iş akdinin performans düşüklüğü ve yeteri verim alınmaması nedeni ile sona erdirildiğinin bildirildiğini, müvekkilinin iş akdinin feshedilmesi hakkında savunmasının alınmadığını ve kendisine sadece yazılı bir bildirim yapılmakla yetinildiğini, feshe dayanak somut bir olayın mevcut olmadığını, performans düşüklüğünün tespiti için aynı işyerinde benzer işte çalışan diğer işçilerin performans değerleri ile müvekkilinin değerlerinin karşılaştırılması gerektiğini, aksi halde müvekkilinin performans düşüklüğünden bahsetmenin mümkün olmadığını, objektif bir değerlendirme yapılamayacağını, davalının performansın yükseltilmesi için herhangi bir eğitim, geliştirme çabasına girmediğini, müvekkilinin savunması dahi alınmadan iş akdinin feshedilmesi neticesinde işbu davanın açılma zorunluluğunun doğduğunu iddia ederek; iş akdinin feshinin geçersizliğine ve davacının eski işine iadesine, mahkemece verilecek işe iade kararı kesinleşinceye kadar geçecek süre için 4 aylık süreye ilişkin ücret ve diğer haklarının, mahkemece verilecek işe iade kararına davalılar tarafından uyulmaması halinde feshin kötü niyetli olduğu dikkate alınarak 8 aya kadar ücret tutarında tazminatın ödenmesini talep etme zorunluluğunun doğduğunu, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının müvekkili şirket tarafından yürütülmekte olan “İBB Özürlüler Müdürlüğüne Bağlı Özürlü Merkezlerinin ve Özürlüler Yaz Kampının 2016 yılında işletilmesi Hizmet Satın alma İşi “ihalesi kapsamında “… Özürlüler Merkezinde Sağlık A.Ş. Personeli olarak “Eğitmen görevlisi olarak çalıştığını, müvekkili ile davacı arasında 31/12/2015 tarihinde 1 yıl süreli belirli iş sözleşmesi imzalandığını, ancak davacının müvekkili şirkette 01/01/2007 tarihinde işe başladığını, İSEM projesinde Eğitmen olarak görev yapmakta olan …”ın çalışma performansı ve eğitmen verimliliğinin değerlendirilip,2016 yılında çalışmış olduğu projede yer almamasına karar verildiğini, iş akdinin süre bitiminde ise kendisine İstanbul 17.noterliği 29988 yevmiye no.lu 04/11/2016 tarihli ihtarnamesi ile bildirilerek iş sözleşmesinin bitim tarihi olan 31/12/2016 da davacının şirket ile ilişiğinin kesildiğini, işe iade davasının dava şartlarından birinin işçi ile işveren arasında ki sözleşmenin belirsiz süreli olması gerektiğini, müvekkili ile davacı arasında belirli süreli iş sözleşmesi akdedilmiş olmakla beraber 2007 ile 2016 yılları arasında çalışan davacının iş sözleşmesinin yenilenmesinin davacının çalıştığı projenin her yıl yapılan hizmet alımı ihaleleri doğrultusunda olduğundan, davacı ile akdedilmiş belirli iş sözleşmelerinin tekerrürüne dayalı olarak belirsiz iş sözleşmesi niteliği kazanmasının mümkün olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk derece mahkemesince “Davacı vekilinin beyanı, davalı vekilinin beyanı, tanıkların beyanı, Beyoğlu Sosyal Güvenlik Merkezi’nden gelen yazı cevabı ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davalı işveren fesih ihbarında davacı işçiyi performansının düşük olması nedeniyle iş sözleşmesinin feshedildiğini cevap dilekçesinde de işveren ile işçi arasındaki sözleşmenin belirli süreli sözleşme olması nedeniyle davacı işçinin işe iade davası açamayacağını beyan etmiştir.
Davalı işveren her ne kadar davacı işçiyi performansından dolayı işten çıkarıldığını beyan etmiş ise de dosya kapsamında işçinin savunmasının alındığına dair herhangi bir belge olmadığı anlaşıldığından fesih ihbar bildirimine itibar edilmemiştir. Davacı işçinin 2007 ile 2016 yılları arasında davalı işyerinde çalıştığı taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Davalı işveren belirli süreli sözleşme yapıldığını iddia etmiş ise de belirtilen süre arasında iş sözleşmesinin belirli iş sözleşmesi olduğu yönünde esaslı bir neden olmadığı ve zincirleme olarak yenilendiği anlaşıldığından sözleşmesinin başlangıçtan beri belirsiz süreli kabul edilmesi gerektiği anlaşıldığından davalı vekilinin bu yöndeki beyanına itibar edilmeyerek fesih geçersizliğine ve işçisinin işe iadesine dair aşağıdaki gibi karar verilmiştir.” şeklinde gerekçe oluşturularak feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmiştir.
Ç) İstinaf Başvurusu:
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
D) İstinaf Sebepleri:
Davalı vekili istinaf başvurusunda; davacının, müvekkil şirketin gerçekleştirdiği projelerde, her bir projede ayrı bir sözleşme yaparak çalıştığını, yapılan sözleşmelerde her bir proje için ayrı süre öngörüldüğünü ve bu sürelerin bitiminde iş akdinin sonlandığını, İSEM Projesinde Eğitmen olarak görev yapmakta olan davacının çalışma performansının ve eğitmen verimliliğinin değerlendirdiğini, 2016 yılında çalışmış olduğu projede yer almamasına karar verildiğini, iş akdinin süre bitiminde ise kendisine İstanbul 17. Noterliği 29988 Yevmiye no.lu 04.11.2016 tarihli ihtarname ile bildirilerek iş sözleşmesinin bitim tarihi olan 31.12.2016’da davacının şirket ile ilişiğinin kesildiğini, müvekkil şirkette çalışan tüm kişilerin çalışma biçimlerinin, hangi görevleri nasıl ifa edeceğinin, iş alımı tarihinden itibaren sözleşme sürelerinin sonuna kadar nasıl çalışılacağının kişilerin kendilerine bildirildiğini, ayrıca şirket içerisinde de bu bildirimlerin çalışanların da görebileceği yerlere asıldığını, iş akdinin geçerli nedenle feshedildiğini beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
E) Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince “İlk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya ve dosya içeriğine uygundur, aksine itirazların hiçbirisi yerinde görülmemiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, İlk Derece Mahkemesinin objektif, mantıksal ve hayatın olağan akışına uygun, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir. İlk derece mahkemesinin kararında Dairemizce re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık hallerinden hiç birisinin bulunmadığı saptanmıştır.” gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
F) Temyiz Başvurusu:
Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararına karşı davalı vekili temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
E) Gerekçe:
İş sözleşmesinin geçerli neden olmadan davalı işveren tarafından feshedildiğini belirten davacı işçi feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. maddesi uyarınca iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini ileri süren işçinin, fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içerisinde feshin geçersizliği ve işe iade istemi ile dava açması gerekir. Bu süre hak düşürücü süre olup, resen dikkate alınması gerekir.
İşveren fesih bildiriminde bulunmuş, ancak bunu tebliğ etmemiş olmasına rağmen, örneğin, işçi, işvereni şikâyet ederek, fesih bildiriminin yapıldığı tarihi kesin olarak belirleyecek bir işlem yapmışsa, artık bu tarihin esas alınması uygun olacaktır. Bu anlamda işverenin fesih bildiriminin tebliğden imtina edildiği tutanakların tutulduğu tarih, tutanak düzenleyicilerinin doğrulaması halinde tebliğ tarihi sayılacaktır. Eylemli fesih halinde dava açma süresi, eylemli feshin yapıldığı tarihten itibaren işler.
Fesih bildirimine karşı idari itiraz yolu öngören personel yönetmeliği ya da sözleşme hükümleri, dava açma süresini kesmeyeceği gibi, işçinin bu süre içinde hastalığı nedeni ile rapor alması da bu süreyi durdurmayacaktır. Dairemizin kararlılık kazanan uygulaması bu yöndedir. (15.09.2008 gün ve 2008/1860 Esas, 2008/23531 Karar sayılı ilamı)
İş sözleşmesinin önel verilerek feshi halinde, dava açma süresi önelin sona ereceği tarihte değil, işverenin fesih bildirimini tebliğ ettiği tarihten başlar.
Somut uyuşmazlıkta davacı, iş akdinin 31/12/2016 tarihinde sona erdirildiğini iddia etmiş, davasını ise 17/01/2017 tarihinde açmıştır. Ancak davacıya 04/11/2016 tarihli fesih bildirimi, 07/11/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bildirim tarihine göre davanın bir aylık dava açma süresi geçtikten sonra açıldığı anlaşılmaktadır. Dava hak düşürücü süre içinde açılmadığından davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulü hatalıdır.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Alınması gereken 44,40 TL. karar-ilam harcından davacının yatırdığı 29,20 TL. peşin harcın mahsubu ile bakiye 15,20 TL. karar-ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
4-Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 212,00 TL. yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre belirlenen 2.725,00 TL. ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine,
7-Dava dosyasının İlk Derece Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine,
Kesin olarak 26.09.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
UYARI: Bu sitede yer alan bilgiler, makaleler, kararlar ve sair paylaşımlar Avukatlık Kanunu, TBB Reklam Yasağı Yönetmeliği ve TBB Meslek Kuralları ile ilgili mevzuat hükümleri dikkate alınarak ve meslek itibarını zedeleyecek her türlü tavır ve davranıştan özenle kaçınılarak hazırlanmaktadır. Site içeriğindeki paylaşımların herhangi birinde reklam, tanıtım, pazarlama, iş sağlama amacı güdülmemektedir. Bu sebeple, bu bilgilerin profesyonel danışmanlık hizmeti yerine geçtiği kabul edilmemelidir. Site içeriğinde bulunan her türlü paylaşım Göçük Hukuk Bürosu ekibinin bilgi ve emeğinin ürünü olup, FSEK kapsamında eser niteliğindedir ve izinsiz kullanımı yasaktır.