Göçük Hukuk Bürosu

Islah Hususunun Gerekçeli Kararda Tartışılmaması Bozmayı Gerektirir.

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.      ( Islah )

KARAR

Davacı, davalıya bağlı hastanenin 2 yıl süreyle ve 148 personel ile temizlik, ilaçlama ve bahçe bakım hizmetlerini 19.12.2007 tarihli sözleşme ile yükümlendiklerini, davalının burada çalışan yıllık iznini kullanan personelin izin ücretine tekabül eden miktarı hakedişlerinden haksız olarak kestiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1000 TL’sinin faizi ile ödetilmesini istemiştir.

Ardından davacı vekili 02/06/2015 tarihinde ıslah dilekçesi sunmuş ve aynı tarihte ıslah harcını da yatırmış olup, dilekçesinde; davayı tamamen ıslah ettiğini, dava konusunu sözleşme kapsamında çalıştırılan personellerden yıllık ücretli iznini kullanan personelin izinli olduğu dönemde bu personellerin yerine davalı kurum talebi ile sözleşme kapsamındaki 148 personele ek olarak, izinli olan personel sayısınca çalıştırılan personellerin ücretlerinin taraflarına ödenmesi yönünde değiştirdiğini ve dava değerini de 70.949,83 TL’ye yükselttiğini belirtmiştir.

Davalı, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece 08.05.2014 tarih 2013/532 Esas 2014/180 Karar sayılı ilam ile davanın yetki yönünden usulden reddine, talep halinde dosyanın yetkili ve görevli … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş, temyiz incelemesi sonucu Dairemizin 17/11/2014 tarih 2014/24958 – 36119 sayılı kararı ile “...

Somut olayda dava, davacı şirket ile davalı kurum arasında imzalanmış olan, temizlik hizmeti satın alma sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, davalının ikametgahı mahkemesi olan … Asliye Hukuk Mahkemesi davaya bakma yetkisine sahiptir.

O halde mahkemece davanın yetkili mahkemede açıldığı gözetilerek işin esası incelenip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.” gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma sonrası yapılan yargılamada Mahkemece, “…her ne kadar davacı tarafından davalı Kurum aleyhine alacak davası ikame olunarak, müvekkili şirket uhdesinde çalışan, yıllık iznini kullanan bir kısım personelin izin ücretlerine tekabül eden bedellerin davalı Kurum tarafından müvekkilinin hak edişinden kesildiği ve yapılan kesintinin haksız olduğu iddia edilmiş ise de;

Yapılan yargılama, toplanan deliller, alınan bilirkişi heyet raporu ile de sübut bulduğu üzere davalı İdare tarafından davacının hak edişlerinden yıllık izin ücretleri ile ilgili yapılan vaki bir kesintinin bulunmadığı, dava dilekçesindeki iddia ve davanın konusu nazara alındığında davacının bu yöndeki talebinin herhangi bir dayanağının bulunmadığı ve dava koşullarının oluşmadığı…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekilinin 02/06/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile davasını tamamen ıslah ederek dava konusu da değiştirdiği, Mahkemece kurulan hükmün gerekçesinin ise dava dilekçesindeki talebe ve ilk alınan bilirkişi raporuna ilişkin olduğu görülmüştür.

1-Bilindiği üzere ıslah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur.

HMK’nin 176. maddesinde (HUMK’nin 83.maddesi) ıslah;

“Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir.” olarak tanımlanmıştır.

Aynı Kanunun müteakip 177. maddesinde (HUMK’nin 84.maddesi) ise, ıslahın tahkikat bitinceye kadar yapılabileceği öngörülmüş olduğundan ve temyiz faslında da, bozmadan sonra dahi ıslahın olanaklı bulunduğuna dair açık veya örtülü bir hüküm yer almadığından, Kanunun bu olanağı bir devre ve zaman ile sınırlandırdığı kabul edilme ve bu nedenle bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığı sonucuna varılması zorunludur.

Nitekim 04.02.1948 gün ve 1948-3 Esas, 1944-10 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; dava açıldıktan sonra mevzuunda, sebebinde ve delillerde ve sair hususlarda usule müteallik olmak üzere yapılmış olan yanlışlıkları bir defaya mahsus olmak üzere düzeltmek ve eksiklikleri de tamamlamak imkanını veren ve mahkeme kararına lüzum olmadan tarafların sözlü ve yazılı beyanlarıyla yapılabilen ıslahın;

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 84. maddesinin açık hükmü dairesinde tahkikat ve yargılama bitinceye kadar yapılabileceği Yargıtay’ca hüküm bozulduktan sonra bu yoldan faydalanmanın mümkün olamayacağı açıklanmıştır.

Yine; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E.- 2016/1 K.sayılı ilamı ile “Her ne sebeple verilirse verilsin, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 gün ve 1948-3 Esas, 1944-10 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının değiştirilmesine gerek olmadığına” karar verilmiştir.

Somut uyuşmazlıkta; davacı şirketin, davalıya bağlı hastanenin temizlik, ilaçlama ve bahçe bakım hizmetlerini yükümlendikten sonra davalının burada çalışan yıllık iznini kullanan personelin izin ücretine tekabül eden miktarı hakedişlerinden haksız olarak kestiği iddiası ile bu dava açılmış,

ilk derece yargılama makamınca ifa edilen yargılama neticesinde verilen davanın yetki yönünden usulden reddine dair kararının davacı tarafından temyizi üzerine Dairemizin 2014/24958 Esas 2014/36119 Karar sayılı 17.11.2014 tarihli kararıyla bozulmuştur.

Yapılan inceleme sonucu karar 17.11.2014 tarihinde bozulduktan sonra, davacı vekilinin 02.06.2015 tarihli ıslah dilekçesi sunmuş olduğu ve taleplerini tamamen değiştirerek dava değerini de yükseltmiş olduğu; mahkemece bu ıslah ve yukarıda değinilen 04.02.1948 gün ve 1948-3 Esas, 1944-10 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E.- 2016/1 K.sayılı ilamları tartışılmaksızın davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Mahkemece, davanın tamamen ıslah edilmiş olduğu hususu gözetilerek ve yukarıda değinilen Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları çerçevesinde konu tartışılıp değerlendirilmek suretiyle sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken ıslah hususu gerekçede hiç tartışılmaksızın dava dilekçesindeki talepler hakkında yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulmasını gerektirir.

2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.

SONUÇ:

Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, 2. bent gereğince davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)

İlgili Yazılar