SİGORTA POLİÇESİNİN TARAFLARI

Sigorta Hukukuna Genel Bir Bakış

Sigorta hukuku, sigorta sözleşmesi ile ilgili kişiler arasındaki ilişkilerle, sigortacılıkla uğraşan kurumların çalışmalarını düzenleyen hukuk kurallarını, belirli bir sistem içerisinde incelemeyi hedef alan özel hukuk dalıdır. Sigorta hukuku, hukukun temel ayrımında özel hukukun bir alt dalı olarak kabul edilen ticaret hukukunun bir bölümünü oluşturmaktadır. Nitekim, sigorta sözleşmeleri TTK.’nın “Sigorta Hukuku başlıklı Altıncı Kitabında, 1401. ve 1520. maddeleri arasında düzenlenmiştir.

Sigorta sözleşmesi çeşitleri TTK’nunda şu şekilde belirlenmiş olup iki ana grup vardır:

1-) Zarar sigortaları

2-) Can sigortaları.

Bu iki grup da kendi içlerinde başka sigorta çeşitlerine ayrılmaktadır. Bununla birlikte TTK. m. 1451 uyarınca TTK.’da hüküm bulunmayan hallerde sigorta sözleşmeleri hakkında TBK. hükümleri uygulanır.

Sözleşme ise, iki tarafın, hukuksal sonuca yönelik karşılıklı ve birbirine uygun iradelerini açıklamalarıyla meydana gelen iki taraflı bir hukuksal işlemdir. İki taraflı bir hukuki işlem niteliğinde olan sigorta sözleşmelerinin kurulması için de TBK uyarınca iki tarafın karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanı gereklidir . Tarafların bu karşılıklı ve birbirine uygun irade açıklamaları sözleşmenin kurucu unsurlarına ilişkin olmalıdır.

Bu anlamda sigorta sözleşmesinin kurulması ve bağlayıcı bir nitelik kazanması için tarafların sigorta sözleşmesinin esaslı unsurları olan menfaat, riziko, sigorta bedeli ve prim hususlarında anlaşmaları gereklidir .

Sigorta sözleşmesinin iki tarafı vardır: Sigortacı ve Sigorta ettiren.

Sigortacı, sözleşme süresince prim karşılığında teminat kapsamına giren riziko sebebiyle oluşan zarardan sigorta ettireni – sigortalıyı korumayı üstelenen tüzel kişidir .

Sigorta ettiren, sigorta sözleşmesini sigortacı ile akdeden  ve sözleşmeden doğan primi ödemek zorunda olan kişidir. Sigorta ettiren için  TTK  ve Sigortacılık Kanununda sözleşmenin yapılabilmesi için özel bir ehliyet şartı getirilmemiştir. Bu sebeple genel hükümlere göre ehliyeti bulunan kişiler sigorta sözleşmesi yapabilir. Sigorta ettiren gerçek kişi ya da tüzel kişi olabilir.

Sigorta sözleşmelerinin esaslı noktası, sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun meydana gelmesi neticesinde bunu tazmin etmeyi ya da kişilerin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı üstlenmesidir.

“Sigorta sözleşmesi, sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi hâlinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşmedir.” (TTK. m. 1401/1).

Sigorta sözleşmeleri de diğer sözleşmeler gibi, TBK. çerçevesinde, sözleşmenin bütün esaslı şartlarını içeren kanuni şartlara uygun bir öneri ve bu önerinin kabulü ile kurulur.

Türk Ticaret Kanunu’nda sigortacının borç ve yükümlülükleri kapsamında yer alacak şekilde TTK. madde 1425/1 ile sigorta poliçesinin tanımı yapılmıştır. Buna göre: “Sigorta poliçesi, tarafların haklarını, temerrüde ilişkin hükümler ile genel ve varsa özel şartları içerir, rahat ve kolay okunacak biçimde düzenlenir” (TTK. m. 1425/1). Sigorta kanunu madde 11/1 uyarınca bu özel şartların, sözleşme üzerinde ve özel şartlar başlığı altında herhangi bir yanılgıya neden olmayacak şekilde açık olarak belirtilmesi gerekir. Bununla birlikte, “Sigorta sözleşmelerinde kapsam dâhiline alınmış olan riskler haricinde, kapsam dışı bırakılmış riskler açıkça belirtilir. Belirtilmemiş olan riskler teminat kapsamında sayılır.

SİGORTA ETTİREN

Sigorta Ettirenin Yükümlülükleri:

1) Prim Ödeme Borcu

2) Beyan Yükümlülüğü

3) Bilgi ve Araştırma Yapılmasına İzin Verme Yükümlülüğü

4) Zararı Önleme, Azaltma ve Sigortacının Rücu Haklarını Koruma Yükümlülüğü

Sigorta ettirenin en temel yükümlülüğü ve borcu sigorta primini ödemektir. Sigorta ettiren almış olduğu hizmet karşılığında sigorta primi olarak adlandırılan meblağı ödemekle yükümlüdür. Bunun dışında sigorta ettirenin, sözleşmenin yapılması sırasında, sözleşme süresi içinde (bu sözleşme süresi sigorta poliçesinde belli edilen bir süredir. Genelde bir yıl olarak karşımıza çıkıyor ancak başka süreler de belirlenebilir.) ihbar yükümlülüğü vardır. Rizikoda bir takım değişiklik meydana gelmişse sigortacıyı bundan haber etmekle yükümlüdür.

En önemli yükümlülüğü de riziko gerçekleştiği zaman ortaya çıkan ihbar yükümlülüğüdür.

Biliyorsunuz ki her zaman riziko gerçekleşmek zorunda değildir. O zaman böyle bir yükümlülük olmayacaktır Yani süresi içerisinde rizikoda herhangi bir değişiklik olmazsa sigorta ettirenin ihbar yükümlülüğü ortaya çıkmayacaktır.

Yine ihbar yükümlülüğünün ortaya çıktığı bir diğer durum da, rizikonun gerçekleşmesinin yanında, riziko ağırlaşmasıdır.

Riziko gerçekleşmezse veya sigorta süresi içinde riziko ağırlaşmazsa, sigorta ettirenin herhangi bir ihbar yükümlülüğü doğmayacaktır. İhbar yükümlülüğü makul süre içerisinde yerine getirilmelidir. Mevzuatın sigorta ettirenlere tanıdığı süre, makul süredir. Makul süre içinde her türlü belgeyi sigortacı ile paylaşacak .

Hangi belgeler?

Her sigorta branşıyla ilgili olarak genel şartlara bakarak karar verilir. Türkiye Sigorta Birliği resmi internet sitesinde her sigortanın genel şartları bulunmaktadır. (https://www.tsb.org.tr/genel-sartlar.aspx?pageID=467)

Diyelim ki trafik sigortasıyla ilgili sorunumuz var. O zaman trafik sigortası genel şartlarına bakacağız. Orada hangi belgelerle sigorta şirketine başvurulması gerektiği yazılıdır. O belgelerle sigorta ettiren sigorta şirketine başvurmalı  ve ödemenin yapılması talebinde bulunmalıdır.

Sigortacıyı bu borcu ödemesi gerektiği konusunda temerrüde düşürmek için bunun yapılması şarttır.

Temerrütle ilgili kanun hükmünde  ‘gerekli bilgi ve belgelerle birlikte sigorta şirketine başvurmasından sonra 45 gün geçtikten sonra muaccel olacağı’  belirtilmektedir.

Her sigorta branşı ayrı ayrı muacceliyet süreleri  belirlenmiştir. Bu süreler genel şartlarda yer almaktadır. Sigorta ettiren Gerekli bilgi ve belgelerle başvurmazsanız temerrüde düşürmemiş olur.

Riziko gerçekleştikten sonra sigortacının ne kadar sigorta tazminatı ödeyeceği konusunda araştırmalarını hesaplarını yapması gerekmektedir. Sigortacı da bunu en kısa süre içerisinde tamamlamakla yükümlüdür. İşte bu noktada sigorta ettirenin, sigortacının  araştırma yapmasına izin vermesi gerekmektedir.

Örneğin; Bir trafik kazası olduğu zaman hemen bir çekici geliyor ve adamı ilgili servise götürüyor. O aracın kaza yerinde kalması trafiği engelleyecektir. Aracın çekildiği yetkili serviste sigortacının araştırma yapmasına, sigorta eksperinin gelip orada hasarı tespit etmesine olanak verilmesi gerekiyor.  Demek ki araştırma yapılmasına izin verme yükümlülüğü rizikonun gerçekleştiği yerde olabileceği gibi başka yerde de olabiliyor.

Bilgi verme ve araştırma yapılmasına izin verme yükümlülüğü sadece riziko gerçekleştikten sonra söz konusu olan bir yükümlülüktür.

Bilgi verme ve araştırma yapılmasına izin verme yükümlülüğü

MADDE 1447– (1) Sigorta ettiren, rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sözleşme uyarınca veya sigortacının istemi üzerine, rizikonun veya tazminatın kapsamının belirlenmesinde gerekli ve sigorta ettirenden beklenebilecek olan her türlü bilgi ile belgeyi sigortacıya makul bir süreiçindesağlamak zorundadır. Ayrıca, sigorta ettiren, aldığı bilgi ve belgenin niteliğinegöre, rizikonun gerçekleştiği veya diğer ilgili yerlerde sigortacının inceleme yapmasına izin vermekle ve kendisinden beklenen uygun önlemleri almakla yükümlüdür.

Zararı önleme, azaltma ve sigortacının rücu haklarını koruma yükümlülüğü

MADDE 1448- (1) Sigorta ettiren, rizikonun gerçekleştiği veya gerçekleşme ihtimalinin yüksekolduğu durumlarda, zararın önlenmesi, azaltılması, artmasına engel olunması veya sigortacının üçüncü kişilere olan rücu haklarının korunabilmesi için, imkânlarölçüsündeönlemler almakla yükümlüdür.

Sigorta ettiren, sigortacının bu konudaki talimatlarına olabildiğince uymak zorundadır. Birden çok sigortacının varlığı ve bunların birbirlerine aykırı talimatlar vermeleri hâlinde, sigorta ettiren, bu talimatlardan zararın azaltılması ve rücu haklarının korunması bakımından en uygun olanını dikkate alır.

(2) Bu yükümlülüğe aykırılık sigortacı aleyhine bir durum yaratmışsa, kusurun ağırlığına göre tazminattan indirim yapılır.

(3) Sigortacı sigorta ettirenin birinci fıkra gereğince yaptığı makul giderleri, bunlar faydasız kalmış olsalar bile, sigorta tazminatından veya bedelinden ayrı olarak tazmin etmekle yükümlüdür.

(4) Sigortacı, sigorta ettirenin istemi üzerine giderlerin karşılanması amacıyla gerekli tutarı avans olarak ödemek zorundadır.

Sigorta ettiren sigortacının bu konudaki talimatlarına olabildiğince uymak zorundadır. Tabi fiziki ortamda olabildiğince acenteyle irtibata geçildiği için sigorta acentesine telefon edebilir. Oradan talimat alabilir. Çünkü sigorta acentesinin talimatları sigorta şirketinin de talimatıdır. Veya doğrudan sigorta şirketiyle irtibata geçerek onun talimatlarına uymak durumundadır.

Zarar gören mal ve zararın gerçekleştiği yerde değişiklik yapmama

MADDE 1471– (1) Sigorta ettiren, hasarın saptanmasından önce, hasar konusu yerde ve malda, hasar sebebinin veya zarar miktarının belirlenmesini güçleştirecek veya engelleyecek bir değişiklik yapamaz; meğerki, bu değişiklik sigortacının onayı veya zararı azaltma amacı ile yapılmış olsun.

  • Demek ki bu yükümlülük ancak sigorta ettirenin zararı azaltma amacıyla, malda ve yer değişikliği yapması olabilir.
  • Veya sigortacının onayını aldıktan sonra, sigorta menfaati konusu olan malın ve zararın gerçekleştiği yerde değişiklik yapabilir.

(2) Bu yükümlülüğün kusurlu ihlalinde, ihlal ile zarar arasında illiyet bulunması şartıyla, kusurun ağırlığına göre tazminattan indirime gidilir.

Sigorta sözleşmelerinde her iki tarafın da iyi niyetli davranma yükümlülüğü söz konusu. .

Sözleşmede öngörülen yükümlülüklerin ihlali

MADDE 1449– (1) Sigortacıya karşı yerine getirilmesi gereken ve sözleşmeden doğan bir yükümlülüğün ihlali hâlinde, bu Kanunda ve diğer kanunlarda yer alan özel düzenlemeler hariç olmak üzere, sigortacının sözleşmeyi kısmen veya tamamen feshederek ifadan kurtulabileceğine ilişkin hükümler, ihlalde kusur bulunmaması hâlinde sonuç doğurmaz.

  • Ancak kusurlu ihlal halinde sigorta ettirene ödenecek tazminatta indirim yoluna gidilebilecektir.
  • Aksi halde bu nedene dayanarak indirim yoluna gidilemez.

(2) İhlal kusura dayandığı takdirde, durumun öğrenildiği tarihten itibaren bir ay içinde kullanılmayan fesih hakkı düşer; meğerki, Kanun farklı bir süre böngörmüş olsun.

(3) Sigortacı ihlalin, rizikonun gerçekleşmesine ve sigortacının yerine getirmesi gereken edimin kapsamına etki etmediği durumlarda, sözleşmeyi feshedemez.

  • Sigortacının Sözleşmeyi feshedebilmesi için bu ihlalin rizikonun gerçekleşmesine ve sigortacının yerine getirmesi gereken edimin kapsamına etki edecek durumda olması da aranıyor.
  • İhlalle sigortacının daha fazla tazminat ödemesine yol açacak bir durum olması halinde feshedebiliyor. Aksi halde fesih hakkını kullanamayacaktır.

Sigorta ettirenin sözleşmedeki yükümlülüğün ihlalinde kusur varsa sigorta tazminatından indirim yapılmaktadır. Böyle bir ihmal durumunda sigortacıya sözleşmeyi 1 ay içinde feshetme hakkı tanınmıştır. Bu 1 ay hak düşürücü süredir.1 aylık süre içinde hakkını kullanmazsa sözleşmeyi bu nedenle feshetme imkanı kalmayacaktır.

SİGORTACI

Sigortacının Yükümlülükleri :

1) Poliçe Düzenleme Yükümlülüğü

2) Aydınlatma yükümlülüğü

3) Sigorta Tazminatı veya Bedelini Ödeme Yükümlülüğü

Sigortacının en temel borcu riziko gerçekleştiği zaman sigorta tazminatını ödemek olacaktır.

MADDE 1445– (1) Sigortacı sözleşmenin süresiiçinde, rizikonun gerçekleşmesi veya mevcut durumun ağırlaşması ihtimalini ya da sözleşmede riziko ağırlaşması olarak kabul edilebilecek olayların varlığını öğrendiği takdirde, bu tarihten itibaren bir ay içinde sözleşmeyi feshedebilir veya prim farkı isteyebilir. Farkın on gün içinde kabul edilmemesi hâlinde sözleşme feshedilmiş sayılır.

(2) Değişikliklerin yapılmasından önceki duruma dönüldüğü takdirde fesih hakkı kullanılamaz.

(3) Süresinde kullanılmayan fesih ve prim farkını isteme hakkı düşer. à HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜREDİR.

  • Sigorta ettiren kendisi rizikoyu ağırlaştırıcı eylemde bulunmuş olabilir veya 3. Kişi olabilir. Böyle bir durumda sigortacıya bunu ihbarla yükümlüdür.
  • Sigortacı da bu durumu öğrendikten sonra 1 ay içinde fesih hakkını kullanabilir. Veya feshetmek istemiyorsa o rizikonun karşılığı olan miktarda prim almayı arzu ediyorsa prim farklı talebinde bulunacaktır.
  • Prim farkı talebinde bulunmasından itibaren 10 gün içinde sigorta ettiren tarafından prim farkı yatırıldığı takdirde artık yeni prim miktarıyla, genişletilmiş bir sigorta korumasıyla sözleşme devam edecektir.
  • 10 gün içinde prim farkı ödenmediği takdirde sözleşme feshedilmiş sayılıyor.
  • Diyelim ki riziko ağırlaştı fakat sigorta ettiren durumu hemen düzeltti ve eski haline getirdi. Bu halde yaptırımların uygulanmasına gerek yok.
  • Sigortacı fesih hakkını kullanacaksa rizikonun ağırlaştığını öğrendiği tarihten itibaren 1 ay içinde kullanacak.
  • Prim artırmak istiyorsa à 10 gün içinde prim farkını talep edecek. 10 günlük süre içerisinde prim farkı ödendiği takdirde sözleşme devam edecek. 10 gün içinde kabul edilmediği takdirde sözleşme ileriye yönelik olarak feshedilmiş olacak.

Aydınlatma yükümlülüğü

Sigortacı ve acentesi, sigorta sözleşmesinin kurulmasından önce, gerekli inceleme süresi de tanınmak şartıyla kurulacak sigorta sözleşmesine ilişkintüm bilgileri, sigortalının haklarını, sigortalının özel olarak dikkat etmesi gereken hükümleri, gelişmelere bağlı bildirim yükümlülüklerini sigorta ettirene yazılı olarak bildirir. Ayrıca, poliçeden bağımsız olarak sözleşme süresince sigorta ilişkisi bakımından önemli sayılabilecek olayları ve gelişmeleri sigortalıya yazılı olarak açıklama yükümlülüğü altındadır.

(2) Aydınlatma açıklamasının verilmemesi hâlinde, sigorta ettiren, sözleşmenin yapılmasına 14 gün içinde itiraz etmemişse, sözleşme poliçede yazılı şartlarla yapılmış olur. Aydınlatma açıklamasının verildiğinin ispatı sigortacıya aittir.

(3) Hazine Müsteşarlığı, çeşitli ülkelerin ve özellikle Avrupa Birliğinin düzenlemelerini dikkate alarak, tüketiciyi aydınlatma açıklamasının şeklini ve içeriğini belirler.

Biliyorsunuz ki sigorta ettiren beyan yükümlülüğüne aykırı davranmışsa riziko gerçekleşmeden önce yine fesih hakkının kullanılması, prim farkının sigortacı tarafından talep edilmesi durumu gündeme gelebilecektir.

Zarar sigortaları bakımından bir diğer ilkemiz 1441. Maddede sigorta ettirenin kastıyla zarara sebebiyet vermiş olması halinde sigorta sözleşmesinden yararlanamamasıdır.

Sigortacının sigortalanan menfaati inceleyebilmesi

MADDE 1469– (1) Sigortacı, sigorta süresi içinde sigortalı menfaatin değerini inceleyebilir.

  • Hatta bunu ilk başta yapması gerekir.
  • En başta sigorta acentesinin, sigorta edilen menfaatin gerçekten belirtilen niteliklerde olup olmadığına bakmasında yarar var.
  • Ancak gerçekte böyle olmuyor. Neden?

Çünkü riziko gerçekleşmediği takdirde sigorta primini alacak ve herhangi bir ödeme yapmak durumunda olmadığından, sigortanın yüksek değerle yapılmış olması, yüksek sigorta primi ödenmesi anlamına gelir.

O nedenle risk gerçekleştiği zaman menfaat değerine bakılır.

Sigortacı hem başlangıçta hem sigorta süresi içinde menfaatin değerini inceleyebilir. Böyle bir yetkisi var.

Sigorta ettirenin beyan yükümlülüklerine aykırı davranması durumunda sigortacıya tanınan cayma hakkı

Sigorta sözleşmeleri bakımından hükme bağlanan “cayma hakkı” geçmişe etkili olarak sonuç doğuran ve sigorta sözleşmesi bakımında özel şartlara, şekle ve süreye tabi tutulan özel nitelikte bir sözleşmeden dönme hakkıdır ve bu hak yalnızca kanunda öngörülen koşullara uyularak kullanılabilir.

Bununla birlikte, ifa aşamasına geçilmiş bir sigorta sözleşmesi söz konusu ise bu halde sigorta sözleşmesinin sürekli niteliğinden dolayı sözleşmenin ifa edilen kısmının tasfiyesi mümkün olamayacağından geçmişe etkili olarak sonuç doğuran sözleşmeden cayma hakkı yerini geleceğe etkili olarak sonuç doğuran sözleşmeyi feshetme hakkına bırakacaktır.

Zira “Caymanın Hükümleri” başlıklı TTK. m. 1441 de bu hususu destekler niteliktedir. Zira cayma halinde sözleşme ilişkisi geçmişe etkili olacak şekilde ortadan kaldırıldığından sigortacı kural olarak rizikoyu taşıdığı süreye ait primlere hak kazanamayacaktır meğerki sigorta ettiren kasıtlı olarak beyan yükümlülüğüne aykırı davransın. İlgili madde şu şekildedir:

“Cayma hâlinde, sigorta ettiren kasıtlı ise, sigortacı rizikoyu taşıdığı süreye ait primlere hak kazanır.” (TTK. m. 1441).

 

26.03.2021

Göçük Hukuk Bürosu

Stj. Av. Melek Ece Atalay